Lunapark | Konular | Kitaplar

Değişen eğlence kültürü

Bizim bildiğimiz "keyif" sözcüğü daha ziyade mükeyyefatın müsebbibi olduğu hissiyatı temsil eder, dolayısıyla yalnızca hususî ahvalde söz edilirdi. Oysa uzun bir süreden beri bedii hislerimize hitap eden şiir, resim, musiki gibi sanat eserleri de artık "zevk" yerine "keyif" verir oldular.

Hislerimizde kalite farkı mı oldu, yoksa bu bir öztürkçe saplantısı mı? diye düşünüyorum. Öyle ya, yan yana iki sesli bulunduran "-Müsaadenizle!" deyimi de yıllar önce entelektüel jargondan sürgün edilip yerine "-İzninizle" alınmıştı.

Eğer yine böyle strüktüral bir mantık işlediyse, iki sessiz harfi aynı hecede barındıran "zevk"in yerine "keyif"in tercih edilmesi de normaldir.

Dil Kurumu'nun sözlüğü "keyif" sözcüğüne bir sütundan fazla yer ayırmış, "zevk" için ise ancak yarısını.

Keyif'i açıklayan "neşe, sağlık, heves, tasasızlık" benzeri birçok tek kelimelik karşılıklar verilmiş; ama hemen hepsini "kafa bulmak" genel anlam zümresi içinde toplamak mümkün. Zaten hepsi de popüler örneklerle desteklenmiş. Gerçi arada zevk'in de adı sessizce geçmiş; ama "nâfile" makamında.

Sıra "zevk"e gelince daha az yer ayrılmış olsa da felsefî bir kavram olduğu hemen anlaşılıyor: Beş kategoride anlam verilmiş: 1. Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu. 2. Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni. 3. Hoşa giden ve eğlendiren şey. 4. Tat, lezzet. 5. Mecâzi olarak: Eğlence.

Karagöz oyunlarında Hacivat'ın "Yar bana bir eğlence" girizgâhı vardır. Ama eğlence'nin mahiyeti nedir? Zevk'in daha önemsizi mi? Entelektüel kesimin son on, on beş yıldır tedavüle çıkardığı "keyif" sözcüğü yoksa böyle bir anlamı mı "deruhte" etmiş?

Sözlükte "eğlence" kavramına bakıyoruz. Üç anlam belirlenmiş: "1. Eğlenmek işi. 2. Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey. 3. Neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı.

Ama bu açıklamalar mantıkta "fasit daire" (kısırdöngü) denilen biçimde. Nitekim bir satır altta "eğlenmek" sözcüğü de "neşeli, hoşça vakit geçirmek" olarak tanımlanmış. Âdeta "bürokratik bir engelleme" var. Neyse, "keyif" kelimesinin uluorta her yerde kullanılması hakkındaki ihtirazî kaydımız (çekincemiz) baki kalmak üzere "eğlence" kavramının zaman ve mekân içinde değişen mahiyetine bir göz atalım.

Eğlence kültürümüzün tarihsel süreci içinde, kırsal kesimdeki köy düğünlerinin, kına gecelerinin, çeyiz alaylarının her fırsatta, herkesin katılımıyla "neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı"lar olduğu cümlece malumdur. Hatta masallar bile "kırk gün kırk gece" süren düğünlerle biter.

Kentlerde de şehzâdelerin ve sultanların doğumları, sünnet ve evlenme düğünleri, barış antlaşmaları, padişahların sefere çıkışları gibi olayları kutlamak maksadıyla yurdun her yerinde şenlikler yapılır. Halk tarafından da çırak çıkarma, peştemal kuşanma, "esnaf teferrüçleri" vesilesiyle eğlenceler düzenlenir. Dolayısıyla çeşitli fırsatlarla yapılan şenliklerle halk kaynaşmıştır.

Diğer taraftan yenilgilerden ve felaketlerden sonra maşerî vicdanda meydana gelen ruhsal çöküntüyü unutturmak, bireyleri ve toplumu yeniden canlandırmak için şenlikler düzenlendiği görülüyor.

Ne var ki Batı, sanayi toplumuna geçince eğlence de bir mecburiyet durumunu aldı. Günün 24 saati sekiz saat çalışma, sekiz saat dinlenme ve sekiz saat uyku olarak üçe bölündü. Nitekim bu bölümleme ülkemizde de "sağlıklı yaşama" kuralı olarak yıllar yılı öğrencilere ezberletildi.

Ama artık insanların bireysel dinlenme özgürlüğü kitap, müzik ya da "hobby" denilen uğraşlarla sınırlanmış durumda.

Eğlence ise küçük bir kesim için kumarhane, gazino, bar, disco, pub, luna-park gibi değişmez biçimli organize eğlencelere katılarak geçmiş dönem şenliklerine sanki bilinçsizce öykünmek. Büyük kesim için de televizyon programları içinden bir şeyler bulmaya çalışarak avunmak.

Kısacası artık özgürce eğlence yerine bağımlılık yapan mükeyyefat drogları kullanılıyor.

Erol ÖZBİLGEN - Zaman


1 yorum

iyi

Iyi bir baslangic

08.04.2010 - online

Konular